antropoloji.blogspot.com




antropoloji.blogspot.com üniversite ögrencilerince kurulmus, tamamen bilgi paylasımına yönelik ve hiç bir ticari çıkar saglamaya yönelik olmayan bir blogdur

antropoloji.blogspot.com was founded by university students, and for sharing information completely without any commercial interest to provide a platform




20 Mayıs 2012 Pazar

Asen Balıkçı - Etnografik film üzerine notlar

Asen Balıkçı

Etnografik film üzerine notlar

ASEN BALIKCI

60’ lı yılların başında New York Columbia Üniversitesi’ nde Antropoloji okudum. Columbia’daki Antropoloji departmanı Amerika’ da modern bilimsel antropolojinin kurucusu olan Franz Boas tarafından yüzyılın başlarında kurulmuştu. O zamanlar Columbia’ da antropoloji, basılı kelimelerin egemenliğinde pozitif bir bilim olarak öğretiliyordu.
Filme, belgesele veya etnografik filme yer yoktu. Bölüm kütüphanesinde sadece 3 film vardı: Flaherthy’in “Kuzeyli Nanook’”, Merian Cooper ve Ernest B. Schoedsack’in “Çimenler” (Grass) ve Basil Wright’ın “Seylan Şarkısı” (Song of Ceylon). Bu filmlerin ne zaman ve ne amaçla oraya konduğunu bilmiyorum. Genelde film, işe yaramaz ve Hollywood’daki gibi seks ve parayla bağlantılı yüzeysel bir şey olarak görülürdü. Kesinlikle akademik antropolojinin ciddi bilim adamlarına göre değildi.
Bu iç karartıcı ortamda tek bir istisna vardı. Bu da Margaret Mead’in saha method ve teknikleri semineriydi. Margaret Mead etnografik filmle derinden ilgiliydi. Gregory Bateson’la birlikte Melanezya’daki saha çalışmasında hem fotoğraf makinası hem de kamera kullanmıştı ve bazı orijinal kayıt stratejileri geliştirmişti. Onun semineri geleneksel etnografik methodların gözden geçirilmesinden ibaret değil, mekanik kayıt cihazlarının sistematik kullanımı ve stratejiler hakkındaydı.

Margaret Mead insan gözleminin, not tutmanın ve manipülasyonun yapılarında var olan tehlikeleri saf dışı bırakan mekanik kayıtların nesnel ve bilimsel niteliğine inanıyordu. 1976’da “Eğer ses kayıt cihazı, fotoğraf makinesi veya video kurulur ve bir yerde bırakılırsa, gözlemlenenlere dair büyük bir malzeme yığını sinemacının veya etnografın ve kesintisiz kişisel bilincin müdahalesi olmadan toparlanabilir. Tek bir noktada sabit kalan ve ayarlanmayan, kurulmayan, odağı değiştirilmeyen veya görünür bir şekilde doldurulmayan bir kamera arka plandaki yer ve olayların bir parçası halini alır; onun kaydettiği şeyler gerçekten olmuştur,” diye yazmıştı. Bu yolla toparlanan malzeme son derece güvenilirdir ve farklı amaçlar için çok kereler gösterilebilir. Bu özel strateji, bir kültüre has davranış biçimlerinin verimli ve hızlı kaydı için çok uygundur.

Saha yöntemleri üzerine bu seminer için bizim öğrenciler olarak ödevimiz, bu stratejiyi bir sınıf alıştırması olarak yinelemekti. Bizim etnografik sahamız, üniversite yakınlarında, etrafında banklar olan bir kum havuzu içeren bir bahçeydi. Bu son derece çok kültürlü bir ortamdı. Aileler gelirdi, çocuklar kum havuzunda oynarlardı ve anneler banklara oturup sürekli çocukların oyununu izlerlerdi. Bu toplumsal sahayı dört öğrenci gözlemlerdi. Bir tanesi kahramanlarımızın davranışları ve toplumsal alanda çocuk-çocuk, anne-çocuk, anne-anne arasında oluşan çeşitli etkileşimler hakkında yazılı açıklamaları sürekli olarak not tutan grup lideriydi. İkinci gözlemci bir ses kayıt cihazı, üçüncüsü bir fotoğraf makinesi ve sonuncu da bir film kamerası kullanırdı. Bu dört öğrenci toplumsal sahanın dört köşesinde hareketsiz olarak ayakta dururlardı.


Grup lideri hiç durmadan not tutardı ve sıra dışı herhangi bir şey fark eder etmez (bir çocuğun başka bir çocuğun yüzüne kum atarak kavga çıkarması ve annelerin olaya müdahale etmeleri gibi) bir sinyal verirdi ve tüm kayıt cihazları kayda başlardı. Liderin yanı sıra diğer üç öğrenciden herhangi biri de eş zamanlı kaydı başlatabiliyorlardı. Gözlemlediğimiz aileler Anglo- Amerikalı, Afrikalı- Amerikalı, Çinli ve diğerleriydi. Kayıt seansı sonrası laboratuvara döner, yazılı notlar, film, ses kaydı ve fotoğraflar olmak üzere dört farklı medyum halindeki malzemeyi karşılaştırırdık. Amacımız mevcut her bir etnik grup için o kültüre özel davranış örüntülerini keşfetmekti. Biz bu kültür örüntülerini mekanik kayıt cihazları yardımıyla keşfetmek istiyorduk. Bu minimalist tecrübe çağdaş görsel antropolojinin başlangıcı kabul edilebilir.

Columbia’ daki bu seminer süresince belgesel, belgeselin yapısı ve değerinden kesinlikle hiç bahsedilmedi. Biz öğrenciler belgeselci olmayacaktık, bizler ellerinde kameralarıyla antropologlar ve kaydediciler olarak kalmalıydık.
Bir kaç yıl sonra profesyonel hayatıma Montreal Üniversitesi’ nde başladım. Eskimo çalışmalarında uzmanlaştım ve uzun süre saha çalışması yaptım. Bana Kuzey Amerika’ nın kutup kıyısında bulunan Netsilik Eskimoları’ nın günlük aktiviteleri ve ekolojik adaptasyonları hakkında muazzam bir dizi etnografik filmin yapımına katkıda bulunma fırsatı verilmişti.

Daha sonra görsel antropoloji üzerine bir ders vermeye başladım ve Afganistan, Sibirya ve Bulgaristan’ da saha deneyimlerimi sürdürdüm. En tatmin edici olanı yerli halka verilen etnografik film yapımı eğitimi seminerleriydi. Bu kıyıda kalmış insanlar kıtalararası geniş kitlelere hitap edebilme fırsatını buldular.
Sonra Görsel Antropoloji Komisyonu’ nun sorumluluğunu aldım ve kendisi de antropolog olan kızımın yardımıyla uluslararası bir ağ kurduk.
Bahsettiğim çeşitli tecrübelerim etnografik filmin temel özelliklerini tanımlamamı sağlıyor.


Antropolojide kamera üç ana nedenle kullanılabilir:

1-Antropoloji araştırması için.
Örneğin Margaret Mead’ in araştırma amaçlı çekmiş olduğu film materyalinde kültür örüntülerini arama deneyi.

2-Belirli yerel kültürlerin detaylı, bütünsel görsel kayıtlarını oluşturmak için.
Görsel antropolojiye en büyük katkı burada yatar. John Marshall’ ın Bushmen üzerine yarım yüzyıl süren kayıtları içeren çok sayıda filmi, Tim Asch’ in Yanomamo üzerine çalışmaları ve benim Netsilik Eskimoları üzerine çalışmam.
Bu görsel kayıtlar, 3 dakikadan 2 saat uzunluğunda belgesellere kadar çeşitli biçimlere ayrılır.

3-Çoğu belgesel gibi giriş, gelişme, dramatik bir nokta ve sonucu olan öykücü bir yapıya sahip etnografik belgesellerin yapımı için.

Görsel antropolojide film sadece bir araçtır, asıl odak noktası etnografyadır. Bizlerin estetik emelleri yoktur. “İyi filmler” yapmaya çalışmayız. Bir kültüre özel davranışların görsel kayıtlarını oluştururuz ve bunları çeşitli kitlelere iletiriz.
Etnografik malzemeyi görsel olarak iletmeyi amaçlarız. Bu yüzden, projemiz etnografik olduğu için film yapımı sürecinde etnograf tüm sorumluluğu almalıdır. İçeriği ve anlamı o belirlemelidir. Bir film ekibi sahada çekim yaparken etnograf kameramanın işini yöneten ve neyin kaydedilmesi gerektiğini gösteren hakim bir pozisyonda olmalıdır.

Şüphesiz ki projelerimiz etnografik olduğu için her tür kayıt girişiminden önce antropolojik saha araştırması gelmelidir. Saha antropoloğu yerleşim örüntüleri, geçinme aktiviteleri, toplumsal yapı, aile düzeni, din, tören ve ideoloji gibi yerel kültürün ana katmanları hakkında detaylı bilgiye sahip olmalıdır. Dahası, yerel topluluğu bütünleyen merkezi, bağlayıcı unsurları yani onların kültürel özünü analiz edebilmelidir. Bu tarz bir analitik çalışma ilk etapta sonsuz konu, kahraman ve kayda değer gibi görünen durumla karşı karşıya kalan etnografik sinemacı için çok önemlidir. Seçici davranarak ilerlemeli, bu büyük kültürel malzeme kitlesini çekim planında yer alacak az sayıda önemli unsura indirgemelidir. Bu bağlamda kültürel öze dair analitik bilgi büyük önem taşımaktadır çünkü seçiciliği sağlayan ve esas önemli olana yoğunlaşmaya yardımcı olan odur.

Etnografik filmde senaryo, yazılı metin veya detaylı film planları kullanmayız. Zihninde kültürün bir kurgusunu taşıyan sahadaki etnograf, sürekli olarak kültürel olarak önemli konular, temalar, aktiviteler vs. arayışındadır ve bunlar ortaya çıkar çıkmaz kaydetmeye çalışır. Kayıtta bazen hız esastır. Etnografın yerel kültüre dair bilgisi kaydedilen konuları daha geniş bir çerçevede aynı bir puzzle parçası gibi yerleştirmesini sağlar. Daha sonra bu puzzle her bir parçanın bütünle ilişkili olarak anlam kazandığı montaj masasında tekrar oluşturulur.
Yapım aşaması filmin gerçek yaratıcısı olarak kabul edilmesi gereken etnografın yaratıcı rolünü ortaya çıkarır.

Sahada etnograflar genelde kabul edilebilir bir sosyal mesafeden tam bedenleri çekmeyi tercih ederler çünkü beden bir araç olarak kabul edilir. Ve farklı parçalarının nasıl kullanıldığı önemlidir. Biz sadece yüz çekmekten kaçınırız. Teknik, toplumsal ve ilişkisel süreçleri bir bütün olarak, ne kadar uzun olurlarsa olsunlar baştan sona ve detaylı bir şekilde çekeriz.

Bir dizi konuşan kafayı gösteren resmi görüşme yöntemini kullanmayız. Spontane konuşmaları saklı kültürün önemli yönlerini açığa çıkaracakları umuduyla kaydederiz. David MacDougal bu stratejiyi Doğu Afrika’ da Turkana evlilik pazarlıkları üzerine filmlerinde çok başarılı kullanmıştır. Burada, bu strateji, Nilotik insanların kesinlikle kültürel özünü oluşturan sığır karmaşasının önemini ortaya çıkarır.
Etnografik filmde içerik çok önemlidir. Sahada montaj masasında içerik oluşturmak için malzeme toplamak durumundayız ve içerik dışı kültürel aktiviteleri kaydetmekten kaçınırız.
Mesela Encyclopaedia Cinematographica (Göttingen).

İçerik oluşturmaya çok iyi bir yaklaşım John Marshall tarafından kendisinin bazı Bushmen filmleri için (ör. İyileştirme Töreni) geliştirildi. İçeriği oluşturma amaçlı olarak ekranda beliren önemli etnografik açıklamaları içeren bir kaç dakikalık bir girişten sonra, etnografik görsel kayıtlar yorumsuz ve neredeyse hiç montajlanmadan akar. Etnograf için bir kaç tane içerik oluşturma stratejisi vardır.
Ana karakter konusu etnografik filmde inanılmaz önemlidir.

Tabi ki herhangi bir ana karakteri olmayan etnografik filmler yapabiliriz. Ör. Maddi kültüre ilişkin. Ana karakter kullanmanın büyük avantajları vardır. Bu strateji Flaherthy tarafından Kuzeyin Nanookları, 1926’da geliştirilmiştir. Nanook Eskimo olmanın ne anlama geldiğini, Kuzey Denizi’ nde nasıl avlanılacağını ve balık tutulacağını, aile igloosunda nasıl davranılacağını gösterir. Neredeyse tüm Eskimo kültürü Nanook tarafından temsil edilir, gösterilir. Bu yaklaşım etnograflarca şiddetle tavsiye edilir. Sahada ana bir karakter arayışı etnografın en önemli ve bazen en zor görevidir.

Genelde orta yaşlı erkek ve kadınlar, aile bireyleri, toplulukta önemli yere sahip kişiler arasından seçim yaparız. Marjinallerden kaçınırız. Ana karakter hemen hemen her sekansta yer almalıdır. Yerel kültürü o kişinin etrafında döndürmeliyiz. Bir bakımdan ana karakter kültüre anlam vermelidir.
Sahadaki etnograf kaba saba bir film yönetmeni değildir. Olayların geçtiği yere müdahale etmekten kaçınır, kahramanlara emir vermez, toplumsal sahayı kontrol etmez, sabırla anlamlı bir şeylerin olması için bekler. Yerel kültür örüntülerini anlamamıza yardımcı olacak bir şeyler… Etnografik kamera genelde pasiftir.

Kameralı bir etnografın genelde bütünsel bir amacı vardır. Yerel kültürü bir tümlük, bir bütün olarak aktarmak ister. Bunu başarmak iki şekilde mümkündür.
Birincisi bir ders kitabı ve ansiklopedi stratejisi, bir tür tanımlayıcı holizm.
Bu strateji, kültürün birçok farklı unsurunu kaydedip daha sonra onları aynı bir ders kitabının bölümleri gibi birbirine eklemekten oluşur. Numaralandırma bir bütünlük havası verse de genelde bu yaklaşım bir merkezin yokluğunu çeker.

İkinci strateji daha önce bahsettiğimiz bir tanesi. Kültürel öze yoğunlaşmak ve başka kültürel unsurları bunun etrafında toplamak.
Bazı etnografik filmler önemli miktarda teorik katkının oluşturduğu belirli antropolojik kavramlarla ilişkili olabilirler. Bu şekilde, Netsilik Eskimo film serisi de “ekolojik adaptasyon” kavramıyla ilişkili olarak üretildi. Serinin her bölümü Netsiliklerin son derece katı çevre şartlarına uyum sağlama stratejilerinden farklı birini göstermeyi amaçladı. Timothy Asch’ in “Ziyafet” isimli filmi bir antropoloji kavramı olarak ittifakla ilişkilendirilebilir. Bu bizim filmlerimizin sınıf ortamında pedagojik kullanımının yolunu açtı. Filmlerimizin eğitimsel önemi etnograflarca yazılan filmlerle ilişkili kitapların basılmasıyla artar. Bushmen filmlerine ve Yanomamo ve Netsilik üzerine filmlerin hepsine kitaplar eşlik eder.

Etnografik filmin genelde istikrarlı kültürel formları betimlediği ve sıradan ailelerin günlük aktivitelerine yoğunlaştığı da belirtilmelidir. Bu eğilim Amerikan etnografyasında sık görülmektedir. Bu etnografik filmin gazeteciliğin zıddı olduğunu gösterir.
Dahası, her tür ve her dönemden etnografik film egzotik kültürlere çok yoğun bir ilgi göstermiştir. Genelde betimlenen kültür ne kadar egzotikse film de o kadar etnografik olur. İlkel insanlar televizyonda belirir belirmez izleyiciler bunun bir etnografik film olduğu kanısına varırlar.
Bu bağlamda günümüzde bir çok sözde etnografik film antropolog olmayan kişilerce yapılmıştır. Her maceraperest genç adam eline bir video kamera alıp uzak bir egzotik yere yönelip etnografik bir film yapabilir. Sonuç olarak etnografik film festivalleri çoğunlukla etnograf olmayan kişilerce yapılmış filmleri gösteriyorlar. Bu sözde etnografik filmlerin bazılarının çok kaliteli olmasına şaşmamak lazım zira yaratıcıları çoğunlukla eğitimli belgeselciler oluyor.

Etnografik gelenek çok geniş kapsamlı belgesel türünde küçük bir niştir. Belgeselciler senaryo kullanır ve konuları kendi planlarına göre yapılandırırlar. İstikrarlı egzotik kültürlerden ve günlük aktivitelerden yana bir tercihleri yoktur, gazeteciliğe de yakın durabilirler.
Bu kısa makalede size ana olarak bir etnografın film üretiminin her seviyesindeki aktif katkısından oluşan etnografik geleneğin özgüllüğünü tanıtmaya çalıştım.

(Türkçeye çeviren: Sena Başöz)


Not:Asen Balıkçı bu konuşmayı Documentarist kapsamında yapmıştır.

Yukardaki yazı http://www.documentarist.org/index.html adresinden Asen Balıkçı'nın başka söyleşilerine de ulaşabilirsiniz.

GÖRSEL ANTROPOLOJİ DERSİ İÇİN İYİ BİR KAYNAK OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM.
 

Hiç yorum yok: