Tarihsel bir gerçektir, bilirsiniz insanlar zamanı ölçmeye başladıklarında ilk olarak iki temel birim kullandılar: Güneş’in iki doğumu arasında geçen süreye “gün” diyerek en kısa zaman birimini, Ay’ın her iki hilali arasında geçen süreye de “Ay” diyerek daha uzun bir zaman birimi belirlediler.
Fakat, günden uzun, aydan ise kısa zaman dilimleri lazım olduğunda, yine “gökyüzünde” değişmez bir sembole ihtiyaç duydular. Bu sembol bütün bir ay boyunca “tekdüze” duran Güneş olamayacağına göre, düzenli şekilde biçim değiştiren Ay olabilirdi. Evet, Ay’ın evrelerini “hafta” adını verecekleri zaman dilimi için kullanmaya başladılar.
Ay’ın hilal evresi ile “tam yarım” göründüğü ilk “dördün” evresi arasında 7 günlük zaman vardır. Aynı şekilde ilk dördün ile “dolunay” arasında da 7 gün geçer. Ardından 7 gün sonra “son dördün” gelir ve nihayet onun da 7 gün sonrasında Ay yine ince bir hilale dönüşerek gözden kaybolur.
Ayrıca buradan “dördün” kelimesinin ne anlama geldiğini de anlamış olmalısınız: Bir ay 4 haftadır.
Bu, takvimin ilk şekli idi. Yani en kısa zaman dilimi gün, 7 günün birleşimi hafta ve 4 haftanın birleşimi ay olarak adlandırılıyordu. Başka bir deyişle her “ay”, yeni bir çevrim idi ve “yıl” anlamına da geliyordu. Bu nedenle eski çağlarda Ay Takvimi’ni kullanan toplumlar, yaş hesabı yaparken ayları kullanıyorlardı. Örneğin; 200 yaşındayım diyen biri aslında Güneş Takvimi’ne göre 16 yaşında oluyordu. 800 yaşındaki kişi de 66 yaşındaydı.
Zamanla toplumlar tarım yapmaya başladıkça ve toplumlar arası ticaret yaygınlaştıkça, en basit takvim modeli olan Ay Takvimi’nin kullanımı terkedilmeye başlandı. Çünkü bu takvim ile mevsimler doğru hesaplanamıyordu ve Güneş Takvimi’nin kullanılması zorunluydu.
Ancak, Güneş Takvimi’ne geçilse bile, geçmişten gelen hafta kullanımı terkedilmedi. Çünkü, 7 günlük hafta kavramı, kabaca dahi olsa 365 günlük Güneş Takvimi ile uyuşabiliyordu. Bir Güneş yılı, 52.1 haftaydı ve küsürat gözardı edilebilirdi.
Bu arada, 7 günlük hafta kullanımının başka nedenleri olduğuna dair yazılara rastlamanız da mümkün. Biz işin astronomi ile ilgili boyutuna bakıyoruz. Ve, yine astronomik açıdan ele alınması gereken; “antik çağda bilinen gezegenler” ile ilgili bir açıklama daha var. O görüşü de, başka bir yazımızda detaylı biçimde ele alacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder