Beşik Kertmesi Geleneği
Tanım
Birbirlerine yakın ya da çok samimi, iyi anlaşan, birbirlerini seven iki aile bu sevginin ve dostluğun ilerde de sürmesi için karşıt cinsten çocukları olduğunda onları daha beşikteyken nişanlarlar. Böylece iki ailenin dostluğu ileride akraba olmak suretiyle daha da pekiştirilmiş olur. iki komşunun kız ve erkek çocuğu aynı günde doğmuşsa, yine birbirleriyle sözlenirler. (2)
Söz Verme
İki aile, çocuklarını ileride evlendirmeye söz verirler. O halde geleneğin temelini, söz verme oluşturur. Beşik, söz vermenin tanığı olur. Bunun için beşiğe üç kertik yapılır. Eğer beşiği kertmezlerse sadece söz verirler. Bu söz verme sırasında şöyle derler:
"Allah tanık olsun ki büyüdüğü zaman oğluma (kızıma) kızını (oğlunu) alacağım." Bu söz verme adeta yemin niteliğindeydi. Bundan sonra her iki taraf da yere tükürürlerdi. (3)
Eski Türklerde söz vermek, insan ilişkilerinde çok önemli bir yer tutmaktaydı. Kişinin sözünde durması onun adeta namusunu, şerefini temsil etmekteydi. Ayrıca söz vermek kutsal dinsel nitelikteydi. Bu nedenle ihlali söz konusu olmayan bir karakter özelliğiydi. Böylece çok önceden verilmiş bir söz ileride mutlaka gerçekleşmekteydi. (4) "Erkeğin sözü, demirin kertiği" çok kullanılan bir deyimdi, işte beşik kertmesi evliliklerin gerçekleşmesi de bu nedene dayanır. Bu söz, erkek tarafından çok nadir olarak bozulurdu. (5)
Beşik kertmesi nişan, nikâh gücünde olmasına, nikâh yerine sayılmasına karşılık, yine de çocuklar evlenme çağına geldiklerinde kıza dünür gidilip istenirdi. Dede Korkut hikâyelerinde de aynı gelenek vardı. (6)
Beşik kertme nişanı bozmak isteyenler onu, ancak iki tanık dinleterek bozabilirlerdi. (7)
"Kert" ya da "Kürt" kökü, "and", "inanış" ve "sadakat" kavramlarını bildiren "kertü", "kirtü" kelimesiyle birdir. (8)
O halde geleneğin söz verme ve sadakat anlamlarına gelmesi, isminden de anlaşılmaktadır. Cayma, onurla oynanma ve saygınlığı sarsma olarak yorumlanır. (9)
"Verdim" diyenler baba ya da dede ise anlaşmaya çok sadık kalınırdı. Kızların ise eskiden "varmayacağım" demesi düşünülemezdi. (10)
Abdulkadir İnan bir yazısıda şöyle diyor: "Eski Türklerin evlenme göreneklerine göre kızın baba boyundan ayrıldığının simgesi olarak bir ağacı ya da bir ipliği kıymışlardır. Beşik Kertme Yavuklu deyimi de ihtimal ki bu göreneğin kalıntısıdır." (11)
Tarihçe
Tarihçilerimiz bu geleneğin Oğuzlar'da yer aldığını belirtmektedirler. (12) Oğuzlar, küçük çocuklarını nişanlarken sadakat işareti olarak çocukların beşiklerinin bir yerini kertmektedirler. (13)
Oğuzların "Beşik Kertme Yavuklu" deyimlerindeki "Kertme" kelimesi de "anda dünür" olma geleneğinin yürürlükte olduğu devrin anısıdır. Eski zamanlarda Yakutlar dostluklarını bir ağacı kertmekle doğrularlardı. İki dost birbirine sadık kalmak üzere bir ağacı kerterlerdi. (14) Ağacı ya da yeri kertmenin and ve sadakat öğesi olduğunu tarihsel kayıtlar doğruluyor (15) Orta Asya kesimlerinden Wuhuanlar hakkında Çin kaynağı şu bilgiyi veriyor: "Bunların geleneğinde sadakati göstermek için kertilmiş çubuk kullanılır. Yazıları olmadığı halde kimse ahdine aykırı hareket etmeğe cesaret edemez" (16)
Osmanlı tarihinde de küçük yaşta evlendirilmiş sultanlar olduğu belirtilmektedir. (17)
And biçiminde Dede Korkut'ta da rastlanır. (18)
Oğuz yiğinin öfkesi kabardı, kılıcını çıkardı yeri çaldı kertti, dedi ki yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğrunayım, okuma sancılayıp..."
Kazaklarda "halka salma" diye bir gelenekten söz edilmektedir. Buna göre, küçük yaştaki erkek ve kız çocuklar birbirlerine nişanlanırken birbirlerinin kulaklarını ısırırlar. Bu "kulak ısırma" bir tür sahip çıkma anlamına gelmektedir. (19)
Geleneğin diğer isimleri şunlardır: (20)
- Bağırdaktan sözlü
- Beşik kertme
- Beşik kerti
- Beşik kertiği
- Beşik kertisi
- Beşik kertleme
- Beşik nişanı
- Beşikten nişanlama
- Beşik kesme
- Beşik sözü
- Beşik kırdı
- Beşik yavuklusu
- Kertme
- Kertük
- Nıkır
- Sözlü
- Vaadetme
Beşik kertme nişanlılıkta taraflar genellikle komşu olmakla birlikte, akraba da olabilmektedirler. (21) Hatta akraba çocukları beşik kertmede bir tercih nedeni olmaktadır. Çocuklar doğunca akrabalar kendi aralarında anlaşmakta, komşulardan gelen dünürcülere ise bizim çocuk akrabamıza beşik kertmeli diye geri çevrilmektedir. Sembolik miktarda bir başlık parası da alınmaktadır. Hatta başlığın alındığı çevrelerde başlık alınmasa da alındı diye etrafa bildirilmektedir. (Afyon Çıkrık Köyü'nde)
Ülkemizde Görüldüğü Yerler
Beşik kertmesi, ülkemizin bir çok yerinde yaygın bir gelenektir. Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'ne göre geleneğin uygulandığı yerler şunlardır (s. 643)
Burdur (Tefenni-Buna Köyü)
Kütahya (Emet Yenice Köyü)
Amasya ve çevresi (Zana Köyü, Merzifon ve köyleri)
Tokat (Zile)
Ordu (Ünye-Karakuş Köyü)
Gümüşhane (Şiran-Uluşiran Köyü, Şule Köyü)
Rize (Çayeli)
Erzurum
Kars (Arpaçay-Kızılçakçak)
Erzincan (Refahiye çevresi)
Van (Erciş)
Urfa
Kahramanmaraş (Afşin)
Gaziantep (Kilis)
Sivas (Gürün, Kangal, Diriği-Savrul Köyü)
Ankara (Ş. Koçhisar, Karlıdere Köyü)
Antalya (Elmalı-Akseki-Güzelsu Köyü)
Kırşehir (Mucur)
Kayseri (Bünyan-Türkmen aşiretleri)
Trabzon ve köyleri
Niğde (Bor-Bahçeli)
Uşak (Eşme)
Çorum
Denizli (Acıpayam)
Giresun (Keşan-Düzköy)
Eskişehir (Sivrihisar ve köyleri, Mihalıççık-Tokat Köyü)
Konya (Ermenek-Uğurlu Köyü)
İçel (Mut köyleri, Anamur)
Çankırı
Muğla (Yerkesik Köyü)
Kastamonu
Isparta (Senirkent-Yassıviran)
Artvin Şavşat-Yavuz Köyü, Yusufeli ve köyleri, Ardanuç Bulanık Köyü)
Beşik Kertme Nişanlanma
Biçimleri
Ülkemizin değişik bölgelerinde bu tür nişanlanma biçimleri de değişkenlik göstermektedir.
Örneğin eskiden Çankırı'da kırkları karışan çocukları beşik kertme yoluyla nişanlarlarmış. Geniş bir tören yapılmazmış. O zamana göre helva ya da başka bir tatlı ve daha çok helva yapılırmış. Tanıdık dostlar, hısım akraba çağrılır ve orada söz kesilirmiş. (22)
Maraş'ta (23) bu yolla nişanlanacak bebeklerin beşikleri boyanıp donatılır, ileri gelen dost ve akraba, aralannda bir imam da olduğu halde, kız bebeğin evinde toplanıp kendi ölçülerinde bir eğlence düzenlerler. Birlikte yemek yendikten sonra, bir mevlüt okunur ya da imam bir dua okur. Bu toplantıda kızın kulağına küçük bir küpe takılır. Beşikler yan yana getirilerek keskin bir bıçakla birer çentik açılır ve böylece taraflar nişanlanmış olur. Bazı aileler arasında bu nişanlanma sırasında armağanlar alınıp verildiği de olur.
Adana'da (Darıpınar) nişanın yapıldığı gün kapı bıçakla kesilir bir yarık meydana gelir ve böylece iki çocuk nişanlanmış olur. Büyüyüp evlendikleri zaman kapıya açılan yarık kapatılır. (24)
Konya'da da beşiğe bıçakla kertik açılır. (25) Bu, söz kesme anlamına gelir. Sonra nişan yapılır.
Kütahya'da (Tavşanlı) çocuklar doğunca, anneler karşılıklı olarak birbirlerinin çocuğuna altın takarlar ve sözleşirler. (26)
Malatya'da (Akçadağ) çocukların beşiklerine üç tane işaret konur ve kıza armağanlar götürülür, takılar takılır. (27)
Diyarbakır'da hoca gelir, yarım nikâh kıyar. Çocuğun kulağına okuyup üfler. (28)
Ordu'da (Perşembe) beşiklere kurdele ya da kolon bağlanır. Aile büyükleri söz keser, nişan yaparlar. Kurdele kesilir. Kuran okunur. (29)
Bir yazar da uygulandığı yeri bildirmeden bu gelenekten söz ediyor. Ona göre karşıt cinsten çocuk doğduktan sonra üçüncü gün komşusu, tam takım bir beşik donatarak o aileye gönderir ve buna "Beşik kırdı" derlerdi. Artık o çocuğu kimse alamazdı. Büyümeğe başlayınca kandillerde taklak helvası, bir tepsi ekmek ve elbiselik, bayramlarda baklava ve kurbanlık hediye olarak giderdi. Böylece çocuk 8-9 yaşına gelince evlendirilirdi. (30)
Nişanın Bozulması
Beşik kertmesi nişanın bozulması durumunda değişik normlar uygulanır.
Çankırı'da bırakıp başka biriyle evlenince ayıplanırlar. (31)
Maraş'ta nişan sırasında kıza takılan küpenin ömür boyunca kızın kulağından çıkmaması gerekir. Çıkarılırsa ya da büyüyünce tarafları evlenmezlerse büyük günah sayılır. (32)
Konya'da (Bozkır ilçesi) kız ve erkekte görünür bir hastalık ve ölüm olmadıkça beşik kertme akdi sürer. Hastalık olursa o zaman akit bozulabilir. (33)
Çocuklar büyüyüp de biribirlerini istemezlerse, aile arasındaki dostluk zamanla bozulursa, sözden cayılır. Sözden cayılması özellikle kız tarafından gelmişse hiç iyi karşılanmaz. (34)
Okuyan erkek, kızın okumaması durumunda ilerde kızı beğenmezse yine nişan bozulur. (35) Yahut tersi durumda, kız okuyup oğlan okumazsa kız tarafı cayabilir.
Kız ya da oğlanın ileride bir başkasına gönül bağlamaları da nişanın bozulmasına yol açmaktadır.
İki ailenin herhangi bir nedenle aralarının açılması da nişanın bozulmasına yol açar. (36)
Nişanın bozulma durumunda ayıplanma çok yaygındır. Bununla birlikte duruma göre normal karşılamalar da olur.
Genellikle cayılma pek iyi karşılanmaz, ama kötü bir biçimde de yorumlanmaz. (37)
Nisanın Bozulmasının Hukuksal
Yönleri
Beşik kertmesi az da olsa çeşitli durumlarda hukuksal olaylarda da söz konusu olmaktadır. Ceza durumlarında yargıcın töreyi dikkate alarak takdir hakkını kullanmasına yol açan durumları ortaya çıkmaktadır. Aslında bu tür nişanlılık hukuken bir sorumluluk doğurmamaktadır.
Ülkemizin çeşitli yerlerinde geçen birkaç olay şöyledir. (38)
Kastamonu Taşköprü'deki bir köyde geçen olayda beşik kertme nişan yapılmış. Erkek çocuk henüz 16 yaşındayken kendisine yüz vermeyip küçük düşüren beşik kertme nişanlısını bazı akrabalarının da kışkırtması sonucu, ağır biçimde yaralar. Dava mahkemede görüşüldüğünde, kızın çocuğa karşı hukuken suç sayılabilecek hiçbir eylemde bulunmadığı anlaşılır. Kızın, çocuğun beşik kertme nişanlısı oluşu, kız açısından herhangi bir hukuksal sorumluluk doğurmamaktadır. Bu nedenle de çocuğa yüz vermemesi hiçbir surette çocuğun öldürme girişimini haklı göstermemektedir. Fakat dava sonucu, hakim, Medeni Kanunun kendisine tanıdığı takdir hakkını kullanarak suçluya verilecek cezayı 1/5 oranında indirir. Cezanın indirilmesine sebep, görünürde çocuğun henüz reşit olmamasıdır. Fakat asıl neden, bölgenin törelerini iyi bilen yargıcın bu geleneği dikkate almasıdır. Yargıca göre kızın çocuğa yüz vermeyip onu küçük düşürmesi, çocuğun hareketini töresel açıdan haklı kılmaktadır. Böylece hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan beşik kertme nişan töresini yargıç, takdir hakkını kullanarak dikkate almış ve cezayı indirmiştir.
Rize'nin İkizdere ilçesi, Rüzgârlı Köyü'nde geçen bir başka olay ise şöyledir:
"Süleyman oğulları ile Paşagiller arasında beşik kertme nişan yapılarak, Paşagillerin kızı, Süleyman oğullarından Mehmet Ali'ye nişanlanır. Kız 13-14 yaşına geldiği sıralarda, eskiden beri Süleyman oğullarına düşman olan Hacı Osman oğulları, bu aileyi tahrik etmek için kız hakkında birtakım yakışıksız söylentiler çıkarırlar. Mesele bununla da kalmaz. Hacı Osman oğullarından Cemil adında bir delikanlı kızı sürekli olarak rahatsız eder. Bu duruma zaten fena halde içerleyen Mehmet Ali, günün birinde Cemil'i kıza ağır sözler söylerken yakalar. Cemil bunun üzerine Mehmet Ali'ye de hakaret edip üzerine yürüyünce Mehmet Ali Cemil'i vurur. Mahkemede Cemil'i öldüren Mehmet Ali'nin cezası 19 yıl 6 aya indirilir. Yargıç, törenin sıkı bağlarla birbirine bağlamış olduğu iki kişiden Mehmet Ali'nin kızı savunmak amacıyla ve ağır tahrik karşısında bu eylemi işlemiş olduğunu göz önüne almıştır."
Trabzon Akçaabat'ta geçen bir olay da şöyle:
İki aile arasında beşik kertme nişan yapılmış. Erkek tarafı, o bölgenin töresi olduğu üzere, kendilerine ait arazinin bir bölümüne kız her yeni yaşına girişinde bir kavak dikmeye söz vermiştir. Evlenme gerçekleşince, üzerinde gelinin yaşı kadar kavak bulunan bu toprak parçası, başlık olarak kız tarafına verilecektir. Fakat kız, evlenme çağına gelince, başka zengin bir delikanlıya yüklü bir başlık karşılığında verilir. Beşik kertme nişanlısı elden giden delikanlı ve kız için o güne değin 17 adet kavak dikmiş olan babası, köyde alay konusu haline gelirler. "Şimdi o kavakları ne yapacan ağam, fazla gölge de etmezler" biçiminde sözler yayılır gider. Gururu fena halde incinen baba, oğlundan namusunu temizlemesini ister. Fakat oğlu bu işe yanaşmayınca babanın köydeki durumu daha da kötüleşir. Küçük düşürülmekten korktuğu için kahveye çıkamaz olur. Bu duruma daha fazla dayanamayan baba, çok içki içtiği bir gece kızı da, babasını da vurur. Yargıç, ölüm cezasını ömür boyu hapse indirir. Karşı tarafın töreyi çiğnemiş olması, yargıcın takdir hakkını kullanmasında rol oynamıştır.
Kars-Arpaçay llçesi'nde geçen bir olayda, beşik kertmesi nişanlı çok güzel bir kızın kaçırılması üzerine eski nişanlısı, kaçıran delikanlıyı takip eder. Çatıştıktan sonra ondan kızı geri alır. Fakat artık kız ile evlenmez. Çünkü o yörelerde başkasının kaçırdığı bir kızı artık bir başkası almaz. Namus lekelenmiş sayılır. Oysaki bu olayda kızın bekâretine bir halel gelmemişti (Karslı bir öğrenciden).
1) S. V. Örnek, Etnoloji Sözlüğü, s. 46.
2) S. V. Örnek, Geleneksel Kültürümüzde Çocuk, s. 203.
3) A. Petekçi, "Bozkır Köylerinde Yeynîlik", TFA, Sayı 39.
4) M. Tezcan, Türklerle İlgili Stereotipler, ss. 19-21.
5) A. Petekçi, agy, TFA, Sayı 39.
6) O. Saik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı.
7) O. Saik Gökyay, age.
8) O. Saik Gökyay, age.
9) S. V. Örnek, Türk Halk Bilimi, s. 187.
10) K. Ertem, Kütahya Düğünleri.
11) A. İnan, "Eski Türklerde ve Folklorda And."
12) F. Sümer, Oğuzlar, s. 403.
13) A. İnan, age, s. 144
14) A. İnan, age, s. 144
15) A. İnan, age, s. 329
16) A. İnan, age, s. 329
17)Ç. Altan, "Bebek Sultanların Evliliği", Milliyet, 16 Aralık 1979
18) A. İnan, age, s. 144
19)O. Şaik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı.
20)S. V. Örnek, Geleneksel Kültürümüzde Çocuk, s. 198
21) A. petekçi, agy.
22) O. Saik Gökyay, age.
23) O. Saik Gökyay, age.
24) S. V. Örnek, age, s. 204.
25) A. Petekçi, agy.
26) S. V. Örnek, age, s. 202.
27) S. V. Örnek, age, s. 202.
28) S. V. Örnek, age, s. 202.
29) S. V. Örnek, age, s. 203.
30) M. Zeki, "İlk Gençlik Âdetleri."
31) O. Saik Gökyay, age.
32) O. Saik Gökyay, age.
33) A. Petekçi, agy.
34) S. V. Örnek, age, s. 204.
35) S. V. Örnek, age, s. 204.
36) S. V. Örnek, age, s. 205.
37) S. V. Örnek, age, s. 205.
38) E. Ertan, "Beşik Kertme Nişan", Folklora Doğru, 30, 1974.
Türk
Ailesi Antropolojisi
Günümüzde
beşik kertmesi geleneği mi? Evet. Kırsal kesimde hâlâ görülen evlenme
geleneklerinden birisidir beşik kertmesi. Bu gelenek, geniş alan araştırmalarına
konu olmamıştır. Oysaki enine boyuna incelenmesi gereken ilginç bir konudur. Bu
bölümde konuya ilişkin çok sınırlı literatürü gözden
geçireceğiz.
Önce, konunun genel özelliklerini, yani tanım ve eski Türklerdeki uygulamayı ele aldıktan sonra günümüz Türkiye'sinde uygulandığı yerleri, uygulama biçimlerini, nişanın bozulmasından doğan sorunları, hukuksal uygulamalardaki yerini gözden geçireceğiz.
Beşik kertme nişanlı geleneği Türklerde çok eskilerden beri uygulanmıştır. Bu gelenek Türklerden başka Hindistan ve Avustralya gibi ülkelerde de görülmektedir. (1)
Karadeniz bölgesi, bugün geleneğin en yaygın görüldüğü yöredir.
BEŞİK KERTMESİ NİŞANIN
ÖZELLİKLERİÖnce, konunun genel özelliklerini, yani tanım ve eski Türklerdeki uygulamayı ele aldıktan sonra günümüz Türkiye'sinde uygulandığı yerleri, uygulama biçimlerini, nişanın bozulmasından doğan sorunları, hukuksal uygulamalardaki yerini gözden geçireceğiz.
Beşik kertme nişanlı geleneği Türklerde çok eskilerden beri uygulanmıştır. Bu gelenek Türklerden başka Hindistan ve Avustralya gibi ülkelerde de görülmektedir. (1)
Karadeniz bölgesi, bugün geleneğin en yaygın görüldüğü yöredir.
Tanım
Birbirlerine yakın ya da çok samimi, iyi anlaşan, birbirlerini seven iki aile bu sevginin ve dostluğun ilerde de sürmesi için karşıt cinsten çocukları olduğunda onları daha beşikteyken nişanlarlar. Böylece iki ailenin dostluğu ileride akraba olmak suretiyle daha da pekiştirilmiş olur. iki komşunun kız ve erkek çocuğu aynı günde doğmuşsa, yine birbirleriyle sözlenirler. (2)
İki aile, çocuklarını ileride evlendirmeye söz verirler. O halde geleneğin temelini, söz verme oluşturur. Beşik, söz vermenin tanığı olur. Bunun için beşiğe üç kertik yapılır. Eğer beşiği kertmezlerse sadece söz verirler. Bu söz verme sırasında şöyle derler:
"Allah tanık olsun ki büyüdüğü zaman oğluma (kızıma) kızını (oğlunu) alacağım." Bu söz verme adeta yemin niteliğindeydi. Bundan sonra her iki taraf da yere tükürürlerdi. (3)
Eski Türklerde söz vermek, insan ilişkilerinde çok önemli bir yer tutmaktaydı. Kişinin sözünde durması onun adeta namusunu, şerefini temsil etmekteydi. Ayrıca söz vermek kutsal dinsel nitelikteydi. Bu nedenle ihlali söz konusu olmayan bir karakter özelliğiydi. Böylece çok önceden verilmiş bir söz ileride mutlaka gerçekleşmekteydi. (4) "Erkeğin sözü, demirin kertiği" çok kullanılan bir deyimdi, işte beşik kertmesi evliliklerin gerçekleşmesi de bu nedene dayanır. Bu söz, erkek tarafından çok nadir olarak bozulurdu. (5)
Beşik kertmesi nişan, nikâh gücünde olmasına, nikâh yerine sayılmasına karşılık, yine de çocuklar evlenme çağına geldiklerinde kıza dünür gidilip istenirdi. Dede Korkut hikâyelerinde de aynı gelenek vardı. (6)
Beşik kertme nişanı bozmak isteyenler onu, ancak iki tanık dinleterek bozabilirlerdi. (7)
"Kert" ya da "Kürt" kökü, "and", "inanış" ve "sadakat" kavramlarını bildiren "kertü", "kirtü" kelimesiyle birdir. (8)
O halde geleneğin söz verme ve sadakat anlamlarına gelmesi, isminden de anlaşılmaktadır. Cayma, onurla oynanma ve saygınlığı sarsma olarak yorumlanır. (9)
"Verdim" diyenler baba ya da dede ise anlaşmaya çok sadık kalınırdı. Kızların ise eskiden "varmayacağım" demesi düşünülemezdi. (10)
Abdulkadir İnan bir yazısıda şöyle diyor: "Eski Türklerin evlenme göreneklerine göre kızın baba boyundan ayrıldığının simgesi olarak bir ağacı ya da bir ipliği kıymışlardır. Beşik Kertme Yavuklu deyimi de ihtimal ki bu göreneğin kalıntısıdır." (11)
Tarihçilerimiz bu geleneğin Oğuzlar'da yer aldığını belirtmektedirler. (12) Oğuzlar, küçük çocuklarını nişanlarken sadakat işareti olarak çocukların beşiklerinin bir yerini kertmektedirler. (13)
Oğuzların "Beşik Kertme Yavuklu" deyimlerindeki "Kertme" kelimesi de "anda dünür" olma geleneğinin yürürlükte olduğu devrin anısıdır. Eski zamanlarda Yakutlar dostluklarını bir ağacı kertmekle doğrularlardı. İki dost birbirine sadık kalmak üzere bir ağacı kerterlerdi. (14) Ağacı ya da yeri kertmenin and ve sadakat öğesi olduğunu tarihsel kayıtlar doğruluyor (15) Orta Asya kesimlerinden Wuhuanlar hakkında Çin kaynağı şu bilgiyi veriyor: "Bunların geleneğinde sadakati göstermek için kertilmiş çubuk kullanılır. Yazıları olmadığı halde kimse ahdine aykırı hareket etmeğe cesaret edemez" (16)
Osmanlı tarihinde de küçük yaşta evlendirilmiş sultanlar olduğu belirtilmektedir. (17)
And biçiminde Dede Korkut'ta da rastlanır. (18)
Oğuz yiğinin öfkesi kabardı, kılıcını çıkardı yeri çaldı kertti, dedi ki yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğrunayım, okuma sancılayıp..."
Kazaklarda "halka salma" diye bir gelenekten söz edilmektedir. Buna göre, küçük yaştaki erkek ve kız çocuklar birbirlerine nişanlanırken birbirlerinin kulaklarını ısırırlar. Bu "kulak ısırma" bir tür sahip çıkma anlamına gelmektedir. (19)
Geleneğin diğer isimleri şunlardır: (20)
- Bağırdaktan sözlü
- Beşik kertme
- Beşik kerti
- Beşik kertiği
- Beşik kertisi
- Beşik kertleme
- Beşik nişanı
- Beşikten nişanlama
- Beşik kesme
- Beşik sözü
- Beşik kırdı
- Beşik yavuklusu
- Kertme
- Kertük
- Nıkır
- Sözlü
- Vaadetme
Beşik kertme nişanlılıkta taraflar genellikle komşu olmakla birlikte, akraba da olabilmektedirler. (21) Hatta akraba çocukları beşik kertmede bir tercih nedeni olmaktadır. Çocuklar doğunca akrabalar kendi aralarında anlaşmakta, komşulardan gelen dünürcülere ise bizim çocuk akrabamıza beşik kertmeli diye geri çevrilmektedir. Sembolik miktarda bir başlık parası da alınmaktadır. Hatta başlığın alındığı çevrelerde başlık alınmasa da alındı diye etrafa bildirilmektedir. (Afyon Çıkrık Köyü'nde)
Beşik kertmesi, ülkemizin bir çok yerinde yaygın bir gelenektir. Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'ne göre geleneğin uygulandığı yerler şunlardır (s. 643)
Burdur (Tefenni-Buna Köyü)
Kütahya (Emet Yenice Köyü)
Amasya ve çevresi (Zana Köyü, Merzifon ve köyleri)
Tokat (Zile)
Ordu (Ünye-Karakuş Köyü)
Gümüşhane (Şiran-Uluşiran Köyü, Şule Köyü)
Rize (Çayeli)
Erzurum
Kars (Arpaçay-Kızılçakçak)
Erzincan (Refahiye çevresi)
Van (Erciş)
Urfa
Kahramanmaraş (Afşin)
Gaziantep (Kilis)
Sivas (Gürün, Kangal, Diriği-Savrul Köyü)
Ankara (Ş. Koçhisar, Karlıdere Köyü)
Antalya (Elmalı-Akseki-Güzelsu Köyü)
Kırşehir (Mucur)
Kayseri (Bünyan-Türkmen aşiretleri)
Trabzon ve köyleri
Niğde (Bor-Bahçeli)
Uşak (Eşme)
Çorum
Denizli (Acıpayam)
Giresun (Keşan-Düzköy)
Eskişehir (Sivrihisar ve köyleri, Mihalıççık-Tokat Köyü)
Konya (Ermenek-Uğurlu Köyü)
İçel (Mut köyleri, Anamur)
Çankırı
Muğla (Yerkesik Köyü)
Kastamonu
Isparta (Senirkent-Yassıviran)
Artvin Şavşat-Yavuz Köyü, Yusufeli ve köyleri, Ardanuç Bulanık Köyü)
Ülkemizin değişik bölgelerinde bu tür nişanlanma biçimleri de değişkenlik göstermektedir.
Örneğin eskiden Çankırı'da kırkları karışan çocukları beşik kertme yoluyla nişanlarlarmış. Geniş bir tören yapılmazmış. O zamana göre helva ya da başka bir tatlı ve daha çok helva yapılırmış. Tanıdık dostlar, hısım akraba çağrılır ve orada söz kesilirmiş. (22)
Maraş'ta (23) bu yolla nişanlanacak bebeklerin beşikleri boyanıp donatılır, ileri gelen dost ve akraba, aralannda bir imam da olduğu halde, kız bebeğin evinde toplanıp kendi ölçülerinde bir eğlence düzenlerler. Birlikte yemek yendikten sonra, bir mevlüt okunur ya da imam bir dua okur. Bu toplantıda kızın kulağına küçük bir küpe takılır. Beşikler yan yana getirilerek keskin bir bıçakla birer çentik açılır ve böylece taraflar nişanlanmış olur. Bazı aileler arasında bu nişanlanma sırasında armağanlar alınıp verildiği de olur.
Adana'da (Darıpınar) nişanın yapıldığı gün kapı bıçakla kesilir bir yarık meydana gelir ve böylece iki çocuk nişanlanmış olur. Büyüyüp evlendikleri zaman kapıya açılan yarık kapatılır. (24)
Konya'da da beşiğe bıçakla kertik açılır. (25) Bu, söz kesme anlamına gelir. Sonra nişan yapılır.
Kütahya'da (Tavşanlı) çocuklar doğunca, anneler karşılıklı olarak birbirlerinin çocuğuna altın takarlar ve sözleşirler. (26)
Malatya'da (Akçadağ) çocukların beşiklerine üç tane işaret konur ve kıza armağanlar götürülür, takılar takılır. (27)
Diyarbakır'da hoca gelir, yarım nikâh kıyar. Çocuğun kulağına okuyup üfler. (28)
Ordu'da (Perşembe) beşiklere kurdele ya da kolon bağlanır. Aile büyükleri söz keser, nişan yaparlar. Kurdele kesilir. Kuran okunur. (29)
Bir yazar da uygulandığı yeri bildirmeden bu gelenekten söz ediyor. Ona göre karşıt cinsten çocuk doğduktan sonra üçüncü gün komşusu, tam takım bir beşik donatarak o aileye gönderir ve buna "Beşik kırdı" derlerdi. Artık o çocuğu kimse alamazdı. Büyümeğe başlayınca kandillerde taklak helvası, bir tepsi ekmek ve elbiselik, bayramlarda baklava ve kurbanlık hediye olarak giderdi. Böylece çocuk 8-9 yaşına gelince evlendirilirdi. (30)
Beşik kertmesi nişanın bozulması durumunda değişik normlar uygulanır.
Çankırı'da bırakıp başka biriyle evlenince ayıplanırlar. (31)
Maraş'ta nişan sırasında kıza takılan küpenin ömür boyunca kızın kulağından çıkmaması gerekir. Çıkarılırsa ya da büyüyünce tarafları evlenmezlerse büyük günah sayılır. (32)
Konya'da (Bozkır ilçesi) kız ve erkekte görünür bir hastalık ve ölüm olmadıkça beşik kertme akdi sürer. Hastalık olursa o zaman akit bozulabilir. (33)
Çocuklar büyüyüp de biribirlerini istemezlerse, aile arasındaki dostluk zamanla bozulursa, sözden cayılır. Sözden cayılması özellikle kız tarafından gelmişse hiç iyi karşılanmaz. (34)
Okuyan erkek, kızın okumaması durumunda ilerde kızı beğenmezse yine nişan bozulur. (35) Yahut tersi durumda, kız okuyup oğlan okumazsa kız tarafı cayabilir.
Kız ya da oğlanın ileride bir başkasına gönül bağlamaları da nişanın bozulmasına yol açmaktadır.
İki ailenin herhangi bir nedenle aralarının açılması da nişanın bozulmasına yol açar. (36)
Nişanın bozulma durumunda ayıplanma çok yaygındır. Bununla birlikte duruma göre normal karşılamalar da olur.
Genellikle cayılma pek iyi karşılanmaz, ama kötü bir biçimde de yorumlanmaz. (37)
Beşik kertmesi az da olsa çeşitli durumlarda hukuksal olaylarda da söz konusu olmaktadır. Ceza durumlarında yargıcın töreyi dikkate alarak takdir hakkını kullanmasına yol açan durumları ortaya çıkmaktadır. Aslında bu tür nişanlılık hukuken bir sorumluluk doğurmamaktadır.
Ülkemizin çeşitli yerlerinde geçen birkaç olay şöyledir. (38)
Kastamonu Taşköprü'deki bir köyde geçen olayda beşik kertme nişan yapılmış. Erkek çocuk henüz 16 yaşındayken kendisine yüz vermeyip küçük düşüren beşik kertme nişanlısını bazı akrabalarının da kışkırtması sonucu, ağır biçimde yaralar. Dava mahkemede görüşüldüğünde, kızın çocuğa karşı hukuken suç sayılabilecek hiçbir eylemde bulunmadığı anlaşılır. Kızın, çocuğun beşik kertme nişanlısı oluşu, kız açısından herhangi bir hukuksal sorumluluk doğurmamaktadır. Bu nedenle de çocuğa yüz vermemesi hiçbir surette çocuğun öldürme girişimini haklı göstermemektedir. Fakat dava sonucu, hakim, Medeni Kanunun kendisine tanıdığı takdir hakkını kullanarak suçluya verilecek cezayı 1/5 oranında indirir. Cezanın indirilmesine sebep, görünürde çocuğun henüz reşit olmamasıdır. Fakat asıl neden, bölgenin törelerini iyi bilen yargıcın bu geleneği dikkate almasıdır. Yargıca göre kızın çocuğa yüz vermeyip onu küçük düşürmesi, çocuğun hareketini töresel açıdan haklı kılmaktadır. Böylece hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan beşik kertme nişan töresini yargıç, takdir hakkını kullanarak dikkate almış ve cezayı indirmiştir.
Rize'nin İkizdere ilçesi, Rüzgârlı Köyü'nde geçen bir başka olay ise şöyledir:
"Süleyman oğulları ile Paşagiller arasında beşik kertme nişan yapılarak, Paşagillerin kızı, Süleyman oğullarından Mehmet Ali'ye nişanlanır. Kız 13-14 yaşına geldiği sıralarda, eskiden beri Süleyman oğullarına düşman olan Hacı Osman oğulları, bu aileyi tahrik etmek için kız hakkında birtakım yakışıksız söylentiler çıkarırlar. Mesele bununla da kalmaz. Hacı Osman oğullarından Cemil adında bir delikanlı kızı sürekli olarak rahatsız eder. Bu duruma zaten fena halde içerleyen Mehmet Ali, günün birinde Cemil'i kıza ağır sözler söylerken yakalar. Cemil bunun üzerine Mehmet Ali'ye de hakaret edip üzerine yürüyünce Mehmet Ali Cemil'i vurur. Mahkemede Cemil'i öldüren Mehmet Ali'nin cezası 19 yıl 6 aya indirilir. Yargıç, törenin sıkı bağlarla birbirine bağlamış olduğu iki kişiden Mehmet Ali'nin kızı savunmak amacıyla ve ağır tahrik karşısında bu eylemi işlemiş olduğunu göz önüne almıştır."
Trabzon Akçaabat'ta geçen bir olay da şöyle:
İki aile arasında beşik kertme nişan yapılmış. Erkek tarafı, o bölgenin töresi olduğu üzere, kendilerine ait arazinin bir bölümüne kız her yeni yaşına girişinde bir kavak dikmeye söz vermiştir. Evlenme gerçekleşince, üzerinde gelinin yaşı kadar kavak bulunan bu toprak parçası, başlık olarak kız tarafına verilecektir. Fakat kız, evlenme çağına gelince, başka zengin bir delikanlıya yüklü bir başlık karşılığında verilir. Beşik kertme nişanlısı elden giden delikanlı ve kız için o güne değin 17 adet kavak dikmiş olan babası, köyde alay konusu haline gelirler. "Şimdi o kavakları ne yapacan ağam, fazla gölge de etmezler" biçiminde sözler yayılır gider. Gururu fena halde incinen baba, oğlundan namusunu temizlemesini ister. Fakat oğlu bu işe yanaşmayınca babanın köydeki durumu daha da kötüleşir. Küçük düşürülmekten korktuğu için kahveye çıkamaz olur. Bu duruma daha fazla dayanamayan baba, çok içki içtiği bir gece kızı da, babasını da vurur. Yargıç, ölüm cezasını ömür boyu hapse indirir. Karşı tarafın töreyi çiğnemiş olması, yargıcın takdir hakkını kullanmasında rol oynamıştır.
Kars-Arpaçay llçesi'nde geçen bir olayda, beşik kertmesi nişanlı çok güzel bir kızın kaçırılması üzerine eski nişanlısı, kaçıran delikanlıyı takip eder. Çatıştıktan sonra ondan kızı geri alır. Fakat artık kız ile evlenmez. Çünkü o yörelerde başkasının kaçırdığı bir kızı artık bir başkası almaz. Namus lekelenmiş sayılır. Oysaki bu olayda kızın bekâretine bir halel gelmemişti (Karslı bir öğrenciden).
1) S. V. Örnek, Etnoloji Sözlüğü, s. 46.
2) S. V. Örnek, Geleneksel Kültürümüzde Çocuk, s. 203.
3) A. Petekçi, "Bozkır Köylerinde Yeynîlik", TFA, Sayı 39.
4) M. Tezcan, Türklerle İlgili Stereotipler, ss. 19-21.
5) A. Petekçi, agy, TFA, Sayı 39.
6) O. Saik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı.
7) O. Saik Gökyay, age.
8) O. Saik Gökyay, age.
9) S. V. Örnek, Türk Halk Bilimi, s. 187.
10) K. Ertem, Kütahya Düğünleri.
11) A. İnan, "Eski Türklerde ve Folklorda And."
12) F. Sümer, Oğuzlar, s. 403.
13) A. İnan, age, s. 144
14) A. İnan, age, s. 144
15) A. İnan, age, s. 329
16) A. İnan, age, s. 329
17)Ç. Altan, "Bebek Sultanların Evliliği", Milliyet, 16 Aralık 1979
18) A. İnan, age, s. 144
19)O. Şaik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı.
20)S. V. Örnek, Geleneksel Kültürümüzde Çocuk, s. 198
21) A. petekçi, agy.
22) O. Saik Gökyay, age.
23) O. Saik Gökyay, age.
24) S. V. Örnek, age, s. 204.
25) A. Petekçi, agy.
26) S. V. Örnek, age, s. 202.
27) S. V. Örnek, age, s. 202.
28) S. V. Örnek, age, s. 202.
29) S. V. Örnek, age, s. 203.
30) M. Zeki, "İlk Gençlik Âdetleri."
31) O. Saik Gökyay, age.
32) O. Saik Gökyay, age.
33) A. Petekçi, agy.
34) S. V. Örnek, age, s. 204.
35) S. V. Örnek, age, s. 204.
36) S. V. Örnek, age, s. 205.
37) S. V. Örnek, age, s. 205.
38) E. Ertan, "Beşik Kertme Nişan", Folklora Doğru, 30, 1974.
Mahmut Tezcan
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/satirlarla-turkiye/16441-turk-ailesi-antropolojisi.html
http://www.1001kitap.com/Bilim/Mahmut_Tezcan/turk_ailesi_antropolojisi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder