İmmanuel Kant : Kant, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilir. Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir. O, felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır.
Bu amacı gerçekleştirmek için, hem Descartes'ın rasyonalizminden ve hem de Hume'un empirizminden önemli gördüğü öğeleri alarak, transsendental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimin felsefi temellerini gösterdikten sonra, özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak Hristiyan ahlakını savunma çabası vermiştir. O, fenomenal gerçeklikle, yani bizim duyular aracılığıyla tecrübe ettiğimiz dünya ile numenal gerçeklik, yani duyusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak dünya arasında bir ayrım yapmıştır. Kant öğretisiyle bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir, fakat varlığın genel ilkeleri, Tanrı'nın varoluşu, ruhun ölümsüzlüğü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir. Çünkü, metafizik alanında, ruh, Tanrı, evren kavramlarını düşündüğümüz zaman, burada duyu-deneyi tarafından sağlanan malzeme bulunmaz. Bilginin iki temel öğesinden biri olan deney, tecrübe öğesi metafizik alanında söz konusu olmadığı için, akıl burada antinomilere düşer. Öyleyse metafizik alanında bilimsel bilgi olanaklı değildir. Bununla birlikte, Kant görünüş-gerçeklik ya da fenomen-numen ayrımını insan varlığına uygulayarak, ahlak olanağını kurtarır. Kant’ın felsefesi herhangi bir kesin felsefe okuluna uygun olmayacak kadar temel bir felsefedir. Kant’ın pek çok saygıdeğer felsefi tartışmaya bir sonuç getirdiği söylenir, bunlar arasında ampirisistler ile rasyonalistler arasındaki de vardır. Saf Aklın Eleştirisi Immanuel Kant'ın 1781'de basılan ve en önemli eserleri arasında kabul edilen kitabıdır. Kant, Locke ve Hume ile gerçek bilginin izlenim duygusundan kaynaklandığı konusunda hemfikir olur, ama aynı zamanda Descartes gibi duyumsal verinin zihinsel melekelerle süzüldüğünü ve biçimlendirildiğini de vurgular. Temel olarak Hume'un, olayların arasında bir neden-sonuç ilişkisi olduğu önermesinin kanıtlanamaz olduğu fikrinden yola çıkarak saf aklın mümkün olamayacağına dair ürettiği skeptik bakışına çözüm getirmeye çalışır. Kant, öncelikle saf ve ampirik (deneysel) bilgi arasındaki ayrımı belirler. Tüm bilgiler tecrübe ile başlasa da, bu tüm bilgilerin tecrübeden kaynaklandığı anlamına gelmez. Kant, tecrübe ve algıdan bağımsız olarak edinilen bilgiye a priori adını verir. Saf bilgi ise içinde ampirik öğeler bulundurmayan bilgidir. Matematik, a priori bilginin deneyden bağımsız olarak gelebileceği noktaya bir örnektir. Doğruluğu sadece tecrübeye dayalı olarak belirlenebilen önermeler için ise a posteriori terimini kullanır. Gözlediğimiz şekliyle Dünya, nesnelerin bir toplamı değil; algılarımızdan bağımsız düşünemeyeceğiz bir temsildir. Uzay ve zaman da algılardan bağımsız düşünülemez. Nominal Dünya (bize gözüktüğü şekliyle değil kendi olduğu şekliyle Dünya) uzay ve zamandan bağımsızdır. Bu aslında hem emprisizm hem de rasyonalizm eleştirisi olarak görülebilir: Bilincin dünyayı pasif olarak algıladığına dair emprisist görüş yanlış olduğu gibi her bilgiye saf akılla ulaşıla bilineceğine dair rasyonalist görüş de yanlıştır. Bunun nedeni bilginin hem algılar tarafından alınan ham verilere hem de kavramlara dayalı olmasıdır. Teorik bilgi sadece gözüktüğü şekliyle dünyaya dair olabilir. (1724-1804)
Kaynakça:
Prof. Dr. İzzet Duyar'ın Antropoloji Tarihi ders notları.
Antropolji Tarihi - Thomas Hylland Eriksen - Finn Sivert Nielsen / İletişim Yayınları
Özgür Ansiklopedi Wikipedia (bazı paragraflar)
Yukarıda adı geçen kaynaklar ve internetten araştırılmış ders notu olarak öğrencilere yardımcı olmak amacıyla derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder