antropoloji.blogspot.com




antropoloji.blogspot.com üniversite ögrencilerince kurulmus, tamamen bilgi paylasımına yönelik ve hiç bir ticari çıkar saglamaya yönelik olmayan bir blogdur

antropoloji.blogspot.com was founded by university students, and for sharing information completely without any commercial interest to provide a platform




26 Kasım 2011 Cumartesi

Sosyal psikoloji deneyi 8
M. Sherif
Sosyal etki ve uyma

Muzafer Sherif

SOSYAL ETKİ VE UYMA

UYMA DAVRANIŞI: Bir kişinin davranış ve hatta bazı durumlarda düşünce ve duygularını gerçek (somut) yada sosyal etki aracılığı ile değiştirmesi ve baskı yönüne doğru uyum göstermesi demektir.

Toplumsal uyum sağlama yaşam içerisinde bireysel özelliklerin bir bölümünün yok olması demektir. Bu anlamda “uymacı kişi” başkaları ile birlikte iken tek başına iken olduğundan farklı davranan kişidir. Çünkü temel bir toplumsal kurala uyum gösterme toplumsal ilişkilerin temel taşıdır.

UYMA DAVRANIŞI: Bireysel tutum ne olursa olsun toplum normlarına ilkelerine ve kararlarına uygun davranışlar geliştirilmesine uyma davranışı denir.
Uyma davranışı bir toplumsal etki sonucu oluşmaktadır. İnsanların bir arada iken benzer davranışlar göstermelerinin sebebi de bu etkidir.
Bu bağlamda insan davranışlarının büyük bir kısmının toplumsal nitelikte olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü insan başkalarından yalıtılmış bir yaşam biçimine göre programlanmamıştır.


UYMA DAVRANIŞI TÜRLERİ


İtaat: Kişinin toplumsal nitelikteki bir uyarıcıya-etkiye incelemeden soruşturmadan sorgulamadan ve tartışmadan eleştirmeden kesin kez bir uyma davranışı göstermesidir.Uyma davranışı gösterenin uyulan kaynağın üstünlüğünü gücünü ve denetimini kabul etmesi anlamına gelir.

Özdeşleşme: Kişiler bazı durumlarda içinde bulundukları parçası oldukları toplumsal grup yada toplumdaki herhangi bir birey ile kendileri arasında görünmez bağlar kurarlar ve kendilerini de onlardan biri yada doğrudan doğruya bir benzeri hatta tıpkısı gibi görme eğilimi gösterirler. Bu tüzel ya da özel kaynağa benzeme çabasına “özdeşleşme” denir.
Kişi kendisinin özdeşleştirdiği kaynaktan gelen iletiyi daha kolay kabul eder. Öneri ve uyarılarını daha dikkate alır. Böyle bir kaynaktan gelen öğütlere daha kolay uyar. Çünkü kendisi ile kaynak arasında açtığı kanallar çoğalmıştır ki kendisini de kaynağa benzer görmeye başlamıştır.
Benzeşme çabasının kişinin içinde yer aldığı toplumun grubun yada bir tek kişinin gerçekten çekici ve değerli olmasına bağlı olduğu açıktır. Nitekim yapılan araştırmalarda kişinin özdeşleşilen kaynağa çekiciliğin ve değerin devam ettiği müddetçe uyduğu değerlerin ortadan kalkması durumunda ise uyma davranışının ortadan kalktığı görülmüştür.

 Benimseme: Bu tür bir uyma davranışı ise kişinin kaynağın davranışlarını düşüncelerini ve/veya duygularını kendisine mal etmesi ile ortaya çıkar. Burada kaynak kişi olabileceği gibi bir örgüt yada grupta olabilir. Kişi uyma davranışını kaynağa gerçekten inandığı için gösterir.
Örneğin; Ahmet trafik yasaklarının gerçekten nesnel değerlendirmeler sonucu elde edilmiş doğru kararlara dayandığını düşünüyor ve bu nedenle kurallara uyuyorsa bir denetim olmasa bile yalnızca kuralları benimsediği için uyma davranışı gösterecektir.
Ahmet’in bir kişinin yada bir grubun görüşlerine de uyma davranışı göstermesi göstermesi o kişi yada grubu “inanılır” bulması ve söz konusu görüşleri sahiplenerek savunacak kadar kendisine mal etmesi ile bağlıdır. Bu sahiplenmeye “Benimseme” denir.

Uyma Davranışlarının Ödüllerinin Değerlendirilmesi
  •  İtaat: Bir yandan kişinin uymama durumunun getirebileceği yaptırımlardan (cezalardan) kurtulmasına yol açarken diğer yandan uyanın bu davranışı yüzünden ortamdaki diğerlerince hoşnutlukla karşılanması nedeniyle yarar sağladığı bellidir.
  •  Özdeşleşme: Kişinin değer verdiği bir kişiye kişilere yada toplumsal bir simgeye benzeme ve kendisini onlardan biri gibi görerek doyum sağlamasına yaradığı açıktır. Bu açıdan “benimseme” en erdemli uyma davranışıdır. Çünkü o da kişiye doğru bildiğini yapma özgerçekleştirme ve kişisel yargı gücünü ispatlama fırsatı sunmaktadır. 

UYMA DAVRANIŞININ İNCELENMESİ


  Sherif (122) deneyi:

Sherif’in 1930’larda geliştirdiği bir dizi araştırma her insanda görülen basit bir optik yanılmaya dayanmaktadır. İnsan zifiri karanlıkta yakılan hareketsiz minik bir ışık noktasına gözlerini diktiğinde onu hareketli olarak algılar. Aslında gözlerini o noktada sabit tutmakta zorlanır. Herkes için geçerli olan bu yanılgıdan yararlanarak Sherif bir dizi deney yapmıştır.




Sherif’in Üç aşamalı Araştırması

 Birinci Aşama: Sherif denekleri karanlık bir odaya tek tek almış ve onlara gerçekte sabit duran fakat deneklere hareketli olduğunu söylediği minik bir nokta ışığın her yakılışında hangi yöne ne kadar hareket ettiğini tahmin etmelerini etmelerini istemiştir.

 Işık yerinden oynamadığı halde deneklerin bu ilk aşamada (deneyler aynı deney için birkaç defa yinelendiğinde) kendilerine artarda sorulan aynı soruyu önceleri değişik yönlerden birbirini tutmaz ve desteksiz cevaplarlarla cevaplarken sonları kendilerine özgü bir ortalama getirmişlerdir.

 İkinci aşamada Sherif denekleri topluca odaya alarak deneyi yinelediğinde daha ilk denek’in görüş belirtmesi ile birlikte diğer denekler kendi fikirlerinden cayarak birbirlerinden etkilendikleri ve iyi-kötü bir grup ortalamasını geliştirdiklerini görmüştür. (grup standardı). Bu tahminlerin ortalaması ilk aşamadaki öznel standarttan daha düşüktür.


 Üçüncü aşamadaki denekler tekrar tek tek deney odasına alınmış ve aynı soru tekrarlanmıştır. Deneklerin bu defa verdikleri cevaplar grup standardına uygun olduğu görülmüştür.
Sherif’in Deneyinin Souçları
  • Fiziksel gerçeğin belirsiz olduğu durumlarda denekler kendi gerçeklerini oluşturmuşlardır.
  • Denekler birarada iken fiziksel gerçeği belirlemek için birbirlerinin yardımını geliştirmişler ve grup standardını diğer bir deyişle toplumsal norm oluşturmuşlardır. 


Denekler birarada iken fiziksel gerçeği belirlemek için birbirlerinin yardımını kabul etmişlerdir. Dolayısı ile sosyal etkiyi kabul ederek “benimsemiş” uyma davranışı göstermişlerdir.



 Yukarıdaki sonuçlar göz önünde tutularak Sherif’in deneyinin fiziksel gerçeğin belirsiz durumunda bu yetersizliğin bir toplumsal norm ile giderilebileceğini gösterdiği kabul edilebilir.


Uyumsuzluk ve Çeşitleri
 Aşırı duygular kesinlikle tepki niteliğinde olduklarından belirsiz aralıklarla yorumlanabilir nedenlerle ve çok kısa zaman süreleri içinde ortaya çıkarlar Korku ürküntü tiksinti kızgınlık. Kin hiddet isyan nefret sevinçneşe mutluluk biçiminde açığa çıkan bu duyguların içgüdüsel ve toplumsal kökleri insanın doğal yapısına kadar uzanırlar.

Bağımsız Davranış
 Uyma ve/yada uymama davranışına yol açan grup etmenlerinden bir kısmı kuralsal-biçimsel bir kısmı da informatif-bilişsel olarak belirlenebilir. Ancak bireyin böyle bir toplumsal etkinin niteliği hakkındaki kararı doğrudan doğruya bu etkiyi algılama biçimi ile bağlıdır.

 Birey söz konusu etkiyi ‘kendisini zorlayıcı’ nitelikte görüyorsa o etki kuralsal-biçimsel bir etki olur. Tersine toplumsal etkiyi kendisine bilgi sağlayıcı olarak değerlendiriyorsa bu kez toplumsal etki informatif-bilişsel olarak algılanır

 Kuralsal etkiler genellikle itaat ve bazen de özdeşleşme yolu ile uyma davranışına yol açarken; bilişsel etkiler de araştırmaya soruşturmaya incelemeye tartışmaya eleştiriye açık düşünsel mekanizmalarda elden geçirilir. Bu nedenle de birey bu türden etkilere ‘doğru bulduğu için’ uyar. Yani bu tür etkileri benimseyerek uyma davranışı gösterir:
  •  Toplumsal Etki ve Uyma Davranışı
  •  Kural-Biçimsel Etki İnformatik Etki
  •  İtaat Benimseme
  •  Özdeşleşme
  •  Uyma Davranışı

Yukarıdaki değerlendirme ışığında çizilmiş olan bu tabloya göre itaat’, kurallara en fazla bağlı olan bir uyma davranışıdır. Özdeşleşmede kişisel (öznel) unsurlar da devreye girdiğinden, bu uyma davranışı itaata göre normlardan biraz uzaklaşmış bir dilimde yer almaktadır. Benimseme ise, yine normlardan kaynaklanmakla beraber belirsiz bir süre sonunda kişiye mal edilerek gösterilen bir uyma davranışı olduğundan daha da uzaklaşmıştır.
Gerçekte, benimseyerek uyma davranışında da sosyal etki bir dış dinamik olarak 57kişinin öznel süzgecinden geçmektedir. Fakat, yine de bağımsızlık göstermez. Bu nedenle, kuralsal uyma davranışının en alt kademesine yerleştirilmiştir. Bağımsız davranışa bir çıkış noktası olarak da kabul edilebilir.


Kaynaklar:http://www.pdrciyiz.biz/sosyal-etki-uyma-t4059.html
http://www.gerardkeegan.co.uk/resource/seminalstudies.htm

Hiç yorum yok: